Anksiyetemize Karşı Tepkimizi Seçebilir miyiz?

Dert etme, Mutlu ol!

Meltem Fakabasmaz

Uçak yolculuklarını oldum olası sevmem, buna rağmen sıklıkla kullanmak durumunda kalırım. Kalkış ve inişler tedirgin edebiliyor. Son yıllarda korkumun üstesinden gelebilmek için inişte ve kalkışta yaptığım meditasyonlar meyvesini vermeye başladı. Eski zamana göre daha huzurlu hissedebiliyorum.

Yakın zamanda yaptığım uçak seyahatlerimden birinde, binmeden önce her şey o kadar tatlı tatlı, zahmetsiz aktı ki farkında olmadan içimden ”ne kadar harika bir gün! Böyle bir günde kötü herhangi bir şey olamaz! Genelde zorluk yaşadığım durumların hiç biri de olmadı. Muhteşem” dedim. Uçak kalktı, her şey süper geçti. İneceğimiz yere doğru alçalmaya başladığımızda, uçak titremeye ve zangırdamaya başladı. Kalkış ve inişlerde sıklıkla yaşanan türbülans diye içimden geçirdim. Tam o sırada pilot ”şiddetli rüzgardan dolayı iniş yapamıyoruz, bir süre havada dolaşıp tekrar deneyeceğiz” anonsunu yapması ile kaygısal tetiklenme oldu. ”Her şey harikaydı, keşke harika bir gün sözümü uçak inip otelime yerleştikten sonra söyleseymişim” diye kendi kendimle mücadele içine girdim. Gerginlik, toplam üç ayrı denemeden sonra uçak yakındaki başka bir ilin havalimanına inmek üzere rotasını değiştirdiğinde geçti. Bir saate yakın kendimi sıkışmış, korkmuş ve çaresiz hissettim.

Bu olay ile beynim ilginç bir ders öğrenmiş oldu. O günden itibaren yolculuk öncesi ”Ne kadar harika bir gün!” söylememek üzere kendime söz verdim. Bana ”endişelenmediğinde bak neler oldu? Belki bir parça endişelensen, bu olmazdı” hatırlatması yapar gibiydi.

Güzel bir gün > Kötü bir şeyin olacağına dair endişelen > Kendini gergin hisset

Aktif olarak bu oluşumu değiştirmem gerekliydi. Eğer böyle bir alışkanlığım oluşur ve beni kontrol etmeye başlarsa, güzel bir günü anksiyeteye kapılmadan yaşamam zor olacağını fark ettim. Bu inanç beni başka durumlarda engelleyecek ve blokaj oluşturacaktı.

Anksiyete zihinsel bir alışkanlığa dönüşebilir; izlediği yollar zamanla kalıba dönüşebilir. Bu kalıpta;

  1. Tetiklenme (Güzel bir günü fark et)
  2. Davranış (Kötü olacak bir şey için endişelenmeye başla)
  3. Sonuç (Endişeli hisset)

TETİKLER

Okuduğumuz, izlediğimiz, dinlediğimiz, veya deneyimlediğimiz herhangi bir şey negatif olmasına bile gerek duymadan tetikleyici olabilir. Tetiklenen durum şimdide yaşanan deneyimin, geçmişte yaşanılmış başka deneyimlerle ilişkilendirilmesi ve bunun sonucu olarak tepki verilmesine gereksinim duyulan durumdur.

DAVRANIŞ

Tetiklenme olduktan sonra tepkisel /güdüsel davranışlarımıza sıra gelir. Çoğu zaman bu davranışlar reaktif, bilinçdışı, ve alışkanlıklardan ortaya çıkar diyor uzmanlar. Sağlıksız atıştırmalar, normalden fazla yemek yemek, içine kapanmak, tartışma başlatmak, sosyal medyada gezinmek, ani tepkiler vermek, iştahın kesilmesi, endişelenmek, TV önünde uzun zamanlar geçirmek gibi…

Bu davranışlar tetikleyenin yarattığı etkiyi azaltabilmek; bir bakıma kendimizi hissizleştirmek, enerjiyi boşaltmak veya dikkatimizi dağıtmak için işe yaradığına inandıklarımız. Endişelenmek zihinsel bir aktivite olmasına rağmen sanki bir şey yapmışız gibi hissettiriyor. Endişe, anksiyete ile aynı olmamasına rağmen, onu takip ediyor. Anksiyetemizle ilgili bir şey yapıyor olma illüzyonunu bize sağlayan endişe döngüsüne kapılırsak eğer daha fazla anksiyeteye davetiye çıkarmış oluyoruz.

Anksiyete > Endişe > Daha fazla Anksiyete

SONUÇ

Verdiğimiz tepkinin veya davranışın bize hizmet edişi sonucu belirliyor. Bilinçsiz bir davranış sergilediğimiz zaman, bunlar güdüsel tepkilerimizle de gerçekleşebilir, kendimizi suçlu, öfkeli, zarar görmüş, tükenmiş, gergin.. hissedebiliriz. Yaptıklarımız sayesinde ödüle ulaştığımızı düşünebiliriz.

Mutsuz hissettin > Dondurma yedin > Daha iyi hissettin.

Benzer durumlar içine girdiğimiz her zaman mutlu olabilmek için dondurma yeme alışkanlığımız zamanla bizi daha fazla dondurma tüketmeye yöneltmeye başlar. Bir kase dondurma yediğimizde mutsuzluğumuzun değişim deneyimi, zamanla bir kilo dondurma yemeye kadar devam edebilir. İstesek de vazgeçemeyeceğimiz bir alışkanlığa bile dönüştürebiliriz.

Sıkıldın > instagramda komik veya ilham verici bir şey gördün > Keyiflendin

Her sıkıldığında > elin telefona gidiyor ve instagramda gezinmeye başlıyorsun > bilinçsizce gezinerek iki saatin gidiyor > kendini tükenmiş veya yorgun hissediyorsun.

Alışkanlığa dönüşmüş zihinsel döngülerin özüne baktıklarında, uzmanlar bunların bilinçsizce gerçekleştiğini belirtiyor. Bunun anlamı beynimizin bilinçli kararlar veren kısmı prefrontal korteksin kapanmış olması. Tekrardan Prefrontal Korteksi aktif hale getirip, her üç adımı da farkındalık ışığı ile aydınlatmış olduğumuzda

  1. Tetikleyenlerin farkına varış,
  2. Tepkisel davranışlarının götürdüğü yerden alınan sonuçların gözlemi
  3. Hizmet eden davranışların seçimi

Yoga yaparken, bilinçli dikkati yaptıklarımızda ve nasıl hissettirdiklerinde tuttukça, ‘Prefrontal Korteks aktif’ hale getirme yeteneğinizi çalışabilirsiniz. Farkındalık pratiği yapıyor olsak bile alışkanlığa bağlı zihin kalıplarına kapılarak yaptıklarımıza fazla dikkat etmeden içeride olanı fark edemeyebiliriz. Oto pilotta yaptığımız zaman, pratikten alacağımız yararları da sınırlamış oluyoruz. Bunun yerine her hareketimize odaklandığımızda, nefes tekniklerini uyguladığımızda, bedende neler oluyor kısmına dikkatimiz olabildiğince bağlantıda kaldığında; hislerimizin ve zihinsel kalıplarımızın bilincine varabilmemiz kolaylaşıyor. Farkına vardığımızda o kalıpları kırabiliyoruz. Aynı dikkati mat dışındaki yaşamlarımıza da getirdiğimiz de bizleri tetikleyenlere karşı alışılmış tepkilerimizin farkına varabiliyor, onların nasıl hissettirdiklerini gözlemleyebiliyor ve bizi daha iyi hissettirecek davranışları seçmeye başlayabiliyoruz.

Gözlem > Fark et > Dönüştür

Diğer egzersizlerle karşılaştırdığımızda Yoga kendine özgün hali ile farkındalık için en etkili pratiklerden biri. Genel olarak zihnin döngülerinin yok edici etkisini kırmak veya bu döngüden çıkaracak başka bir yol seçmek için yapabileceğimiz şey tepkilerimizin bedenlerimizde yarattığı etkileri gözlemlemek ve bilinçli olarak bizi iyi hissettirecek davranışları bu hisleri dikkate alarak seçebilmek, yerine koyabilmek.

Yazımın başında sizlerle paylaştığım ”ne güzel bir gün” sözü ile kendi kendime yarattığım negatif söylemleri bundan sonrasında ”ne güzel bir gün, TEŞEKKÜRLER” diyerek tamamlamaya başladım. Bu sözü söylerken içimde yayılan huzur ve bununla bağlantılı hafiflik hissi bedenime keyif olarak yayıldığını fark ettim. Her teşekkürün günümü gerçekten güzelleştirdiğini ve büyülü bir kelime olarak tam da hayal ettiğim gibi günümün yaşanmasını sağlıyor.

Endişenin yerini huzur kapladı. Tabii ki bu döngüyü kırmak için tekrar ve tekrar üzerinde çalışmam gerekti. Her seferinde endişe halinin ortaya çıkışını bedenimdeki gerginlik ve sıkışma olarak fark ettiğimde, bilinçli seçim yaparak ”ne güzel bir gün, TEŞEKKÜRLER” demeye devam ettim. Tekrar tekrar bilinçli farkındalıkla yaptıkça, zihnim otomatik olarak keyif veren davranışı/sözü seçmeye başladı. Bunun gerçekleşmesini sağlayan da beynimizin sıklıkla daha büyük ödüle yönelim tavrı. TEŞEKKÜRLER 🙏

loading...
Bumerang - Yazarkafe

Yorumlarınız için: