MODA VE FİLMİ TÜRKİYE’DE BİR ARAYA GETİREN GİRİŞİMCİ VE VİZYONER TUNA YILMAZ

Moda ve Film, 28- 29 Kasım 2015 tarihlerinde Zorlu Performans Sanat Merkezi’nde bir araya geliyor. Türkiye’den ve dünyanın farklı ülkelerinden bağımsız modacıların işlerini sergileyen moda filmlerini izleme imkanı bulabileceğiniz festivalde, uluslararası bir moda filmleri yarışması düzenleniyor. Fashion Film Festival İstanbul 2015‘i organize eden Tuna Yılmaz ile FilmStilModa takipçileri için özel bir röportaj yaptık. İktisad eğitiminden başlayan yolculuğunun devamında sinema ve kitap yazarlığı, kısa film ve reklam yönetmenliği, festival yönetmenliği ve küratörlük yapan Tuna Yılmaz, 2012 yılında British Council tarafından tüm dünya çapında verilen Kültür Liderleri ödülünü almış, aynı yıl Uluslararası Olimpiyat Komitesi IOC tarafından Londra 2012 Olimpiyat oyunları öncesi Olimpiyat meşalesini taşımak üzere Türkiye’den davet edilen 12 kişiden biri oldu.

Tuna Yılmaz 2015

Moda ve filmi bir araya getiren Tuna Yılmaz’ı sizler için yakından tanımak adına gerçekleştirdiğim röportajda enerjisine ve yaptığı her işte yaşamış olduğu heyecanına, kendini adamışlığına hayran oldum. Girişimcilik ruhu ve vizyonerliği ile başlatmış olduğu Moda Filmleri Festivali hakkında da daha fazla bilgi alalım istedim.

  • İktisadi ve İdari Bilimler’den mezun olup film ve moda dünyasına yolculuğun ne zaman ve nasıl başladı? 

Güzel bir soru. Okuyordum fakat bölümümü fazla sevdiğim söylenemez. Her zaman kalbimden, içinde sanat olan, yaratıcılık kattığım bir konuda okumak istiyordum. Fakat İzmir’de bu imkanım olmadı. Daha sonra ithalat işi yaparken dilimi geliştirmek için Fransıca öğrenmeye karar verdim. İzmir’deki Fransız konsolosluğunda düzenlenen yarışmaya katılarak birinci oldum ve Cannes Film Festivali’ne Dış İşleri bakanlığı tarafından davet edildim. 2 haftalık Cannes Film Festivali sonrası Altyazı dergisine bir mail attım ve Cannes’daki izlenimlerimi yazmak istedim. Onlar yazıyı okuduktan sonra beğendiler ve yayınlamak istediler. Sonrasında da düzenli yazmaya başladım. Altyazı dergisi macerasıyla beraber kitaplar yazmaya başladım. Bu arada da Tasarim Teorisi Yüksek Lisansı yapmaya karar verdim. Daha sonra 5 sene İzmir’deki Film Festivali’nin direktörlüğünü yaptım. O dönemler Beyrut’ta 2 sene Türk Filmleri Festival’ini organize ettim. Ardından Hong Kong’da yine uzun süre film projeleri gerçekleştirdik. Bunlarla beraber farklı yerlerde film festival organizasyonları yaptım. 2010 yılında İstanbul’a yerleştikten sonra istediğim tatmini alamadığımı fark edince sinema tarafı ile ilgilenmeyi bıraktım. Çağdaş Sanat danışmanlığı yapmaya başladım ve yine bu dönemde 2012 yılında Contemprary İstanbul’un direktörü oldum.

  • Sinema yazarlığından festival organizasyonlarına, kitap yazarlığından yönetmenliğe ve son olarak da Moda Filmleri festivali düzenlemeye kadar uzanan yolculuğunuzun başlangıç noktasını merak ediyoruz. Seni böyle bir organizasyon yapmaya yönelten neydi?

Moda dünyasını yer aldığım projelerden dolayı daha yakından tanımaya başladım. 2007 yılında kendi projelerim için kurduğum Kültür Departmanı’ndan sonra modacılara olan şahsi yakınlığım vasıtasıyla danışmanlık yapmaya başladım. İstanbul Moda Filmleri Festivali bu süreç içinde ortaya çıktı. 2012 yılında tek günlük olarak 2 ayrı Fashion Film İstanbul organizasyonu yaptık. Bu sene başındaysa Ümit Ünal ile beraber Fashion Film Fest İstanbul’u 2 günlük, söyleşilerin, sergi ve film gösterimleri ile beraber moda filmlerinin yarıştığı bir festival olarak organize etmeye karar verdik. Moda filmleri yarışması için Damir Doma, Ümit Ünal, Marie Vic, Selman Bilal, Işın Görmüş gibi moda ve sinema dünyasından önemli isimlerin yer alacağı bir jüri oluşturulduk.

  • Karşına çıkan fırsatları hislerinle hareket ederek hayalini kurduğun yaratıcı projeleri gerçekleştiren birisin. Vizyonunda 5 yıl sonrasında ne görüyorsun?

Film Festivali denince akla Cannes, Venedik geliyorsa Moda Filmleri Festivali denince 5 yıl içinde herkesin aklına İstanbul’un gelmesini istiyorum. Başta tek günlük yapmamın sebeplerinden biri bu işi denemek ve görmek içindi. İlk yaptığım etkinlik gece düzenlendiği için genelde modacılar, moda ile ilgili olanlar ve gece aktivitesi olarak düşünenler geldi. İkinci yaptığımda ise gündüz gösterimlerinin yüzde 80’ini moda öğrencileri oluşturdu. Bu yıl düzenlediğimiz festivale katılımcıların büyük ölçüde gençler ve moda öğrencileri olacağını düşünüyorum.

tuna yılmaz

  • Şirketiniz Kültür Departmanı ilgimi çekti. Festival organizasyonundan danışmanlığa, moda ve sanat dünyası için çok çeşitli proje üreten, danışmanlıklar yapan ve Türkiye’de sanırım benzeri olmayan bir şirket. Özellikle moda, ve sinema alanlarında çalışmak isteyenlerin ilgisini çekebileceğini düşünüyorum. Kültür Departmanı’ndan daha detaylı bahseder misin? 

Türkiye’de yaratıcı girişimcilik eğitimini aldım. Aynı zamanda British Council’den Kültür Lideri ödülünü aldım. Bu ödülle Londra’da yine eğitim ve mentorluk aldım. Moda, sinema ve sanat gibi yaratıcı sektörlerde iş yapmak isteyenlere iş kurma konusunda yardımcı oluyorum. Nerde ofisleri olması gerektiğinden markalarını nasıl konumlandırmaları gerekiyor, hedef kitleleri ne olmalı, iş planlarının hazırlanması konusunda yardımcı oluyorum. Bunların bazılarını ücretli bazılarını da ücretsiz olarak yapıyorum. Ayrıca yine bu festival gibi farklı projeleri hayata geçiriyorum. Sanatsa hala kopamadığım bir alan. Bazı sanatçılarla ortak projeler yürütüyoruz.

  • Modacılarla çalıştığını belirttin. Örneğin Nihan Buruk ile nasıl bir çalışma şeklin var? 

İşin yaratıcı tarafına ben karışmıyorum. Defile organizasyonu ile ilgili tüm çalışmaları kendi yapıyor. Ben onun marka anlamında ve iş yapmak anlamında nerde durması gerektiğini söylüyorum. Bununla ilgili organizasyonu da ben yapıyorum. Örneğin, bir kez İstanbul Fashion Week yerine Berlin Fashion Week’te yer alması gerektiğine karar verdik. Berlin’deki tüm iletişimi ve defilenin prodüksiyonunu ben gerçekleştirdim. Defilede manken seçiminden müzik seçimine kadar her şeyi Nihan yaptı. Fakat ilgili ajansla iletişimi ben kurdum. Ayrıca katılması gereken fuarlarda da danışmanlık yapıyorum.

  • 2012 yılında ilk defa gerçekleşen Moda Filmleri Festivali’nden sonra Gezi Olayları dönemine denk gelen ve 2013’te gerçekleşmesini planladığınız festival bu yıl 2015’te 28-29 Kasım’da düzenleniyor. Beklemenin özel bir nedeni var mı?

Gezi olayları etkisi ve benim bu dönemde Contemporary İstanbul direktörü olmamdan kaynaklı olarak organizasyon 2015 tarihine kadar yapılamadı. Bu arada 2014 yılında yapmaya karar verdiğimde IMG Türkiye ile görüştüm ve kendilerinin İstanbul Moda Haftası içinde moda filmleriyle alakalı bir şeyler yapacaklarını söylediler. Bu konuşmamdan sonra tam 3 moda haftası geçti ve hiç bir şey gerçekleşmeyince 2014 sonunda yine olması gerektiği gibi tek başıma yapmaya karar verdim. Madrid ve Berlin Fashion Film Festivalleri ile ortaklıklar da kurulunca bu yaz sonu gerçekleştireceğimizin duyurusunu yaptık.

  • Moda Filmleri Haftaları dünyada nerelerde düzenliyor? 

3 senedir Berlin’de, 2 senedir Madrid ve Milano’da düzenleniyor. Londra’da daha önce moda haftasına dahil olan, şimdi ise BFI tarafından düzenlenen organizasyona dönüştü. Rio de Janerio ve Porto aralarına yeni dahil olanlar. Moda Filmleri Festival’inin en kapsamlısı ve en eskisi Los Angeles, La Jolla’da düzenleniyor. Berlin’deki organizasyon hariç diğer tüm hepsi halka açık ve ücretsiz bir organizasyon. Toplamda 10’a yakın Moda Filmleri festivali var önemli olan. İstanbul Moda Haftası’nı yaparken dünyaya tanıtmakta geciktik. Bi zde henüz yeni olan Moda filmleri haftası için elimizdeki bu fırsatı değerlendirmek istiyoruz.

  • Senin vizyonundan moda filmini tanımlamanı rica ediyorum..
Bence, bu iş iki ayaklı bir şey. Birinci ayağı sanata ve yaratıya dayalı. İkinci ayağı sonuçta moda bir sektör olduğu için ticarete dayalı. Beden, kostüm, ifade biçimlerini anlatan görsele sahip olan video benim için moda filmidir. Bunun bir tasarımcı tarafından yapılması gerekmiyor. İçinde kostüm kullanılmış derken bir marka olması da gerekmiyor. Bedeni örten bir şey olması yeterli. Diğer taraftan koleksiyonu anlatmaya yarayan, kemikleşmiş defile veya sunumun ötesine geçen daha yaratıcı ve daha hızla yayılabilen bir araç. Tasarımcı veya markanın kendi koleksiyonunu tanıtabileceği, yaratıcı şekilde insanlara sunabileceği ve yaratıcı anlatım yolu olan moda filmi aynı zamanda yönetmenlerin kendilerini ifade etmek için de kullandıkları bir araç.
TY
  • Türkiye’de sence moda filmi konusuna yaklaşım nasıl?

İşlerin yaratıcı anlamda limitlendiği bir dönem içinde yaşadığımızdan dolayı henüz emekleme döneminde. Dünya çapında büyük markaların yaptığı tartışma yaratan moda filmleri gibi öne çıkan işlerin Türkiye’de şu anki düzende çıkacağını ben düşünmüyorum. Büyük markalar dahil ağırlıklı olarak bütçeler lookbook ve kampanya çekimlerine ayrılıyor. Televizyon reklamı dahi olsa kampanya çekiminin kamera arkasından veya fotoğrafın görselleştirilmiş halinden film yaratıyorlar. Ayrıca bir moda filmi çekimine girmiyorlar.

  • Oysa isterlerse düşük bütçelere yapabilirler. Hatta fotoğraf çekiminden bile düşük olabilir. Tabii ki 100 bin hatta 1 milyon dolara çekilmiş moda filmleri de var. Fakat 10 bin dolara çekilmiş ve büyük ses getiren moda filmleri de var.

Festivalin amaçlarından biri de bu; bakın, moda filmleri sizin koleksiyonunuzu veya markanızı dünya çapında tanıtıyor. İsterseniz düşük bütçelerle yapabilirsiniz markaları anlatma işini. Önemli olan özde yaratıcılık olduğunun altını çizmek.

Bu keyifli ve vizyon yaratıcı görüşme için Tuna Yılmaz’a teşekkür ediyorum. Moda filmleri konusunda Türkiye’de yapmaya çalıştıklarına FilmStilModa sitesinin kurucusu olarak destek veriyorum. Sizleri de 28-29 Kasım günlerinde Zorlu Performans Sanatları merkezinden düzenlenecek ve ücretsiz katılabileceğiniz Fashion Film Fest İstanbul’a bekliyoruz.
Fotoğraflar Tuna Yılmaz aittir.
loading...
Bumerang - Yazarkafe

Yorumlarınız için: