Beren Saat, Selin Demiratar, Serenay Sarıkaya, Bade İşçil gibi ünlü ve güzel kadınların tercih ettiği, kadının lüks duruşuna önem veren Özgür Masur markasının yöneticisi ve şirket ortağı, modanın romantik yazarı ve çok yakında televizyonlarda görmek üzere olacağımız Ferhat Kazancı, Merve Hasman’ın özel olarak çektiği fotoğraflar ve ilham verici yorumları ile FilmStilModa’da..
Sosyal medyada ciddi bir takipçisi olan, ilişkiler üzerine bir gazetede köşe yazan, ilk kitabı ‘Beden Bende Bir Bavul’la özellikle biz kadınların kalbine taht kuran, 50’ye yakın dövmesi ile bizleri kendine hayran bırakan Ferhat Kazancı ile FilmStilModa takipçileri için modadan başladık, televizyona kadar uzanan keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. (dövmelerine hayran kalmamazlık da yapamadık 🙂 )
Moda sizin için ne demektir?
Moda 1945’ler de keşfedilmemiş hiç bir şey kalmayan ve artık o tarihlerden sonra yorum katılarak farklılık kazanan önemli bir sektör.
Sizce Türk kadını modaya nasıl yaklaşıyor, moda konusundaki tavrı nedir?
Çok bilinçli olduklarına inanmıyorum moda bana göre sadece dergi karıştırmak ya da trend olanı takip etmek değildir. Ama öyle belirli bir kesim var ki hem iyi bir gözlemci hem de onu hayatına uyarlayabilen stil sahibi kadınlar. Ama bu az bir kitle bana göre.
Moda dünyasına nasıl girdiniz, Özgür Masur ile çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
Ortak arkadaş grubumuzun içerisinde en iyi anlaştığım o dönemlerde ise ileri de çok iyi bir moda tasarımcısı olacağını hissettiğim biriydi. Vizyonu ve hayata karşı öngörüsü olan insanlar her zaman dikkatimi çeker, Özgür Masur da onlardan biri idi. Satış müdürü olarak görev aldığım şirketimde çok bunaldığım bir zaman diliminde Özgür Masur da moda tasarımcısı olarak hazır olduğu bir dönemdeydi. Neden olmasın neden bunu başarmayalım dedik ve bu günlerimizde bizi haklı çıkardı 🙂
Türk modasında yer alan tasarımcılar sizce trend yaratabiliyor mu?
Hayır… Türk moda tasarımcılarından çok önemli koleksiyonlara imza atan isimler var ama trend daha global dünya etkisi ile oluşan ve daha çok fabrikasyon üretim markaların önderliğinde olan bir sistem.
Sizce Türkiye’nin moda ikonu veya ikonları kimdir? Erkek ve/veya kadın diye sorsak..
Ben, kesinlikle Türkiye’de stili ile ikon olabilecek ne erkek nede kadın olduğuna inanıyorum… Bence iyi giyinmek ile ikon olmayı karıştıran bir toplum olduğumuza inanıyorum.
Los Angeles moda haftasında defileniz gerçekleşti. Yurt dışı ile ilgili ileriye dönük planlarınız nelerdir?
Los Angeles Moda Haftasında kapanış defilesini yapmak bir moda tasarımcısı için önemli tecrübedir. Üstelik akla gelen en önemli kırmızı halı Oscar ve modanın kalbi orada atmakta Defile sonrası dönüşler bizim için gurur verici ama markamız için oluşturduğumuz stratejilerde daha yere ayakları sağlam basan bir yön çiziyoruz. Bu yüzden yurtdışı için marka adına yapılacaklar için vakit var…
Özgür Masur sizce nasıl bir modacı?
Tanıdığım ve bildiğim en iyi Türk moda tasarımcısı… Zaten buna inandığım için çok iyi bir ekip olarak bu yerlere gelebildik. Daha da iyi yerlerde olacağız.
Bir erkek olarak Özgür Masur koleksiyonları sizce nasıl bir kadını temsil ediyor?
Mesleği olsun, olmasın varlıklı yada değil hayata karşı duruşu olan kimlikli kadınlar bana göre Özgür Masur kadınıdır. Özgür Masur giyen her kadın kendini o formlarda güzel hissedecektir ama önemli olan onu taşıyabilecek beden kimliğine de sahip olması oda, yaşamdan aldığı ile doğru odaklıdır.
Türk moda sektörünün Dünya’daki pozisyonu sizce nedir, ciddiye alınıyor muyuz?
Fark edilen ve beğenilen tasarımcılarımız bulunmakta ama marka anlamında çokta ciddiye alınan bir tasarım markası bence henüz bulunmamakta. Yurtdışında bir ünlü ismin sizin tasarımlarınızı giymesi ile doğru orantılı değildir. Dünyanın belirli şehirlerinde satış noktalarının olması da baz alınamaz. Ciddi anlamda kitleleri yakalamak gerekli, marka değeri açısından önemli olanda bana göre bu.
Moda markası yönetmeyi, özellikle moda alanında kariyer yapmak isteyen genç takipçilerimiz için biraz açabilir misiniz? Bu alanda ilerlemek isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
Öncesi firmalarda satış ve pazarlama yetisini kazanmış biriydim. Bir moda markasını yönetmeye karar verdiğimde öncelikle sahip olduğum moda tasarımcısının yeteneğine ve ileride sizi nereye taşıyabileceğini çözümlemeniz gerekir. Marka yönetiminin başarısı öncelikle sahip olduğunuz gerçekleri çözümlemekten geçer ki stratejiler için neyi zorlayabileceğinizi kestirirsiniz. Markasının yada tasarımcının sahip olmadığı yetiler üzerine stratejiler kısa ömürlü başarılardan ibaret kalır.
Türkiye’deki televizyon dizileri/programlar ve sinema filmlerindeki kostümler/stiller hakkında ne düşünüyorsunuz?
Televizyonda ki moda programları ne yazık ki davul zurna oryantal ve kavga içine azıcık da “ bakalım ne giymişsin? Olmamış, olmuştan “ ibaret korkunç bir şova döndü. Diziler de ise bunu en başarılı noktaya getirebilen tek yapıt sadece Aşk-ı Memnu oldu… Başarı diyorum çünkü birden fazla kadının şık ve her daim konuşulabilir bir moda fırtınası yaratan dizi olmasıydı. Sonrası dizilerde sadece bir isim üzerine düşülen ve diğerleri geri planda kalan fashion sistemde gitmeyi tercih ettiler. Bu bana göre işin kolayına kaçmak gibi geliyor… Sinema için yorumum ise eğer çok moda konseptli bir konu içermiyorsa kostüm ve stil olarak filmi bana göre eleştirmek yersiz olur..
Kırmızı halıda Türk oyuncuların stilleri sizce nasıl?
Bana göre çoğu başarısız… Eğer bir oyuncu olarak çok güzel vücut hatlarına sahip değilse günü kurtarmak adına tasarımcıdan var olan hazırı giyinmek yerine kendine özel dikim ile kırmızı halıda olmak onları çok daha güzel kılacaktır. Ama bu da bana göre başka olması gerekli bir kültür.
Markanıza Bade İşçil’in rol aldığı moda filmi çekimi yapmıştınız. Yurt dışına açılma konusunda moda filmlerinin özellikle son 10 yılda artan bir trend olduğunu dikkate alarak, Prada, Gucci gibi büyük hakkında fikriniz nedir? Markanız için moda filmi yapmaya devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Bu markalaşmak adına ve basında yer edinmek adına oluşturduğumuz bir strateji idi… Bade İşçil gibi bir çok önemli isimle de uzun süre bu sistemde gittik. Çokta başarılı ve doğru bir strateji oldu bizim için… Ama bir moda tasarımcısı olarak rüştünüzü ispatladığınız ve top noktada olduğunuz zaman ise ünlü yüzlere gerek duymadan markanız adına sadece modeller ile çekilen moda filmleri de size imaj açısından başarı getirir. Bunu bir çok dünya markası hala yapmakta, bizde gerek duydukça koleksiyonlarımız için bu sisteme devam etmekteyiz.
Modellik ve oyunculuk geçmişinizden bahsedebilir misiniz?
Çok şanslıyım ki modellik benim zamanımda gerçekten bir gerçek bir meslekti, bu meslekten para kazanırdık. Çok severek yaptım. Oyunculuk ise İstanbul’da yaşamakta olduğum ilk zamanlarda fiziğimin getirileri doğrultusunda o dönemlerde denediğim bir başka meslek. O dönemde de dönemin en popüler dizilerinde rol aldım ama bana göre oyunculuk mesleği sabır gerektiriyordu bende sıkıntıya gelebilen biri değildim bu yüzdende bana göre olmadığına karar verdim 🙂
TV’deki röportajlarınızdan izlediğim kadarı ile fotojeniksiniz, ve auranız var. Oyunculuğa devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Oyunculuk için çok özel bir şey olursa benim için düşünebileceğim bir konu. Mesela kesinlikle çok iyi kurgulanmış ve senaryosu ile insanlara tokat atan bir kısa metrajlı film de rol almayı çok istedim. Ama ileri de televizyonda iyi bir format olursa program yapmak fikrine sıcak bakıyorum.
‘Beden bende bir bavul’ kitabınızın ortaya çıkış hikayesini anlatır mısınız?
Beden Bende Bir Bavul yazarlık adına ilk emeğim, bu yüzdende benim için çok değerli… Kimliksiz sadece aşkın ilişkilerin ve yaşayabileceğimiz her şeyin kısa aforizmalar tadında derlenmesidir.
Habertürk’te köşe yazarlığı yapıyorsunuz. Yazarlık yolculuğunuz sizce nereye gidiyor, yeni bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?
Köşe yazarlığını çok seviyorum keyifte alıyorum daha çok kitleye ulaşıyor ve onlardan gelen her şeyi keyifle okuyor vakit buldukça da cevaplıyorum. Beni asıl heyecanlandıran da ikinci kitabım Ocak 2015 gibi yayınlanacak… Emek ve sonrasında takdir görmek kadar güzel bir şey yok. Umarım Beden Bende Bir Bavul gibi fark edilen ve sevilen bir kitap olur.
Sizce aşk nedir? Ferhat Kazancı ilişkilerle ilgili yazarken, kendi dünyasında neler yaşanıyor?
Aşk besin kaynağım…
İlişkilerden yazarken öncelikle kendi yaşam tecrübelerim sonrasında yaşanabilecek her şeyi dengeleyerek yazıma döküyorum. Kendimi eleştirebiliyor olmam da okuyucularıma samimi geliyor bu da bana göre önemli.
50ye yakın dövmeniz var. Kişisel olarak bir tek dövme yaptırmaktan çekiniyorum. Sizin bu konudaki cesaretinize hayran kaldım. Başlangıcını, ilk dövmeyi yaptırışınızı kendimi de cesaretlendirmek adına merak ediyorum. Ve tabii yeni dövmeler olacak mı?
Sorunu çok sevdim… Ben bir marka yöneticisi olarak fark edilirlik adına stratejileri çok iyi değerlendirebildiğime inanıyorum. Ve Ferhat Kazancı’nın da yazarlık ile başlayan tanınırlık stratejisi içerisinde almış olduğum bir karardır dövme ve 2 sende çok düşünerek hesaplanarak ve her dövmeye anlam katarak hazırlanmış ve vücuda işlenmiş tam 50 adet dövme…
İlk dövmem zaten en sevdiğim dövmelerimden biri ve en zor yere elime yapıldı… Cin Ali ( çöp adam ) dövmemdi. Bizim jenerasyon insana ilk yaklaşımı Cin Ali den öğretiler ile başladı…
Merak ettiğin konuya gelince 🙂 ilk dövmem çok acıdı ama sonra yaptırdıkça çok keyif veren bir acı ve bir çeşit zevk halini aldı bende dövme yaptırmak.
Kariyerinizde olmak istediğiniz yer nedir, kendinizi önümüzdeki 5 yılda nerede görüyorsunuz?
Moda sektörü uzun zaman emek verdiğim ve vazgeçilmezim…
Yazmayı, insanlara anlatmayı, paylaşmayı da seviyorum ama sanırım ileri de nerelerde olacağıma dair çok netliğim olmasa bile var olan yetilerimin beni başka yerlere de götürebileceğini sezinliyorum 🙂
FilmStilModa olarak kendisine samimiyeti ve paylaştıkları için teşekkür ediyoruz. 🙂
