Aşk Üçgeni’nin Alt Metninde Ermeni Soykırımı

Gerçek olaylardan ilham alınarak çekilen The Promise filminin ilk fragmanı yayınlandı. 21 Nisan’da Amerika’da gösterime girecek filmin henüz Türkiye vizyon tarihi belli değil. Çünkü…

Aşk üçgeni anlatılsa bile The Promise alt metinde Ermeni Soykrımı üzerine gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğunun Doğu Vilayetlerinde yaşayan Ermeniler 1. Dünya Savaşı sırası zorunlu göçe tabi tutulmuştu. Ermenilere karşı ilk soykırım olarak nitelendirilen bu süreç çeşitli ülkelerde resmileştirilmeye çalışırken The Promise filmi ile beyazperde de kendini kanıtlamaya çalışıyor. Filmin asıl konusu aslında bir aşk üçgeni. Osmanlı’nın son dönemlerinde Osmanlı vatandaşı olan Ermeni tıp Fakültesi öğrencisi, Paris’te yaşayan Amerikalı bir gazeteci ve yine Paris’te doğup büyümüş bir Ermeni kızı arasındaki aşk üçgeni dönemin tarihi ile anlatılıyor. Ana hikayenin alt metninde de Ermenilerin soykırımı işleniyor. Kuzey İrlandalı Terry George tarafından yönetilen film 70 yıldır çekilmeye çalışılınıyor. İddialara göre de Türk hükümeti filmin uzun süre çekilmesini engellemiş. Daha önce Forty Days of Musa Dagh kitabını soykırımdan Amerika’ya kaçan bir Ermeni ailenin çocuğu olan MGM’in sahibi Kirk Kerkorian film yapmak istemiş fakat Türkiye Amerika’ya onlarda Hollywood’a baskı yapınca proje iptal olmuş. Daha sonra Sylvester Stallone kitabı film yapmak istemiş ve Türkiye Amerika arası soğuk savaş yılları olunca gene iptal edilmiş. Bu son filmin çekilmiş olması da PR çalışmasının filmin fragmanı çıkana kadar sakin bir şekilde yapılması ve Ortadoğu’da çekim olmamasından kaynaklı gerçekleştirildiği öne sürülüyor.

 

Aslında bir aşk hikayesi olarak gözüken filmin alt metninde sözde soykırımın iddiası yer alıyor. Filmde İskenderun’daki Musa Dağ’da 53 gün boyunca Osmanlı askerleri tarafından kuşatılan Ermenilerin yaşadıklarına da değiniliyor.

Eleştirmenlerin geneli filmin ilk gösterildiği Toronto Film Festivali’nden sonra olumsuz yorumlarda bulunmuşlar. Bazı gazeteciler tarafından özellikle soykırımın anlatılışının başarısı yazılırken genel olarak filmin notu eksi.

Tarihi tam olarak bilmeyen ve ülkemizi tanımayan yabancılar için maalesef film iyi bir etki bırakmayabilir. Aşk filmi olmasının yanında Christian Bale, Oscar Isaac gibi oyuncuların bir arada olması izleyicilere ilginç gelebilir ve alt metinde anlatılan soykırım iddiasını da farklı şekilde yorumlayabilirler. Ülkemizde gösteriminin olmama ihtimalini yüksek görmekle beraber umarım bir çok ülkede de gösterimi olmaz. Sonuçta taraflı anlatılan bir iddia üzerinden Ermeni Soykırımı yapmış bir ülke olarak (her ne kadar Osmanlılar olsa da) tanınmak istemeyiz.

Osmanlı hükümeti kanunlara uymaları için bu bölgeye memurlar göndermiş. Bölge Ermenileri bunları dinlememekle birlikte silahla karşı koymuşlardır.[1] Bu olaylar sonrasında yedi Ermeni köy halkı Musa Dağı’nda toplanmış. Bölge komutanı Albay Galip, jandarma alayıyla Musa Dağ’ından inen yolları kontrol altına aldırmış. Albay Galip, dağa çıkarak bir antlaşmaya varmaya calışmışdır. Dağda kimseyi bulamayan Albay Galip askerlerine çevreyi taramalarını istemiş ve Ermenilerin denize doğru uzanan bir yamaçtan Akdeniz indikleri anlaşılmıştır.[1] Albay Galip ve askerleri burada 20-30 kadar hayvan ölüsüyle karşılaşmış, ama hiçbir Ermeni’ye rastlamamışdır. İskenderun kıyılarını gözetleyen bir Fransız harp gemisinin buradaki Ermenileri taşıdıkları ortaya çıkmışdır.[1]

Osmanlı devleti bu durumda müfettiş yollamış ve yapılan araştırmalarda hiçbir insan cesedine rastlanmadığı gibi; yaralı veya hasta bir kimse de bulunamamıştır.[1]

Avusturyalı yazar Franz Werfel bu olaylar hakkında ilk defa 1933 yılında yayınlanan Die vierzig Tage des Musa Dagh (Musa Dağı’ndaki kırk gün) adlı bir kitap yazmıştır. Bu romanda tehcir zamanı Musa Dağı’na sığınan ve Osmanlı Devleti’ne karşı direniş gösteren Ermeni halkının yaşadıkları anlatılır.

loading...
Bumerang - Yazarkafe

Yorumlarınız için: